19 Ekim 2008 Pazar

Mor ve Bendeki Ötesi...


Acı ve kederin rengi mor ,
bazen ölümün rengi,
bazen bunalımın rengi ,
ortaçağ'da asaletin rengi,
roma imparatorluğunda sadece imparatorun kullanabileceği renk,
depresyonun rengi,
büyünün rengi,
kilisenin rengi
üç ara renkten birisi,
soğuk renk,
gecenin rengi,
muğlak bir renk,
depresif bir renk,
melankolik bir renk...


Mor için söylenenlerden, yazılıp çizilenlerden sadece bazıları bunlar. Morun benim hayatımda çok farklı bir yeri var oysa. Hele son zamanlarda nedenini bilmediğim bir mor sevgisi var içimde. Nerede bir mor görsem hemen "işte renk bu" der olmaya başladım. Mor elbiseler, mor takılar nerde mor. orda ben. İnsan dönem dönem ruh haline göre bazı renge takılıp kalıyor ya hani morda öyle bir şeydi sanırım benim için. hayat bazen rengini ruh haline göre ayarlayamayabiliyor, o zaman sende kendinden renkler katıp hayatındakilerle karıştırıp yeni bir renk elde ediyorsun, aydınlık masmavi bir güne inat isyanların varsa kırmızılardan bir mor alıyorsun kendine ve devam ediyorsun yoluna; mor evet mor ki iki zıtlığı içinde barındıran mucize renk, diyorlar ki paranoyak rengidir, yok işte öle değil, mor daha başka bişey, apayrı bir şey…

Benim için vazgeçilmez sanarken moru bir sabah birden, aniden mor renk çıktı karşıma ve o anda içimde mor diye bir şey kalmadığını hissettim. Mor birden benim için artık hiçbirşey ifade etmemeye başlamıştı o anda. Birden hayatıma giren mor aniden çıkıyormuydu yoksa hayatımdan. Ama yoktu öyle yama, aniden gidemezdi terk edemezdi beni, çok üzüldüm o sabah içimdeki mor sevgisi bitti diye. Ama bugün anladım ki bitmemiş. Ben mordan vazgeçsem de mor benden vazgeçmeyecek anladım.

Diyeceğim o ki, depresyon rengi olarak bilinse bile morla barışık olun bırakın sarsın sizi, ama ele geçirmesine izin vermeyin ruhunuzu, hiçbir rengin olmadığı yerde ne kadar durabilir ki insan…