30 Aralık 2007 Pazar

HER EKSİLEN YIL HAYATIMIZI DA EKSİLTİYOR...


Bir yılın sona ermesi, yeni bir yılın başlaması yüzyıllardır insanlar için kutlanılacak bir durum olmuş. İnsanlar, bir sayfayı kapatıp yeni bir sayfayı açmayı hep heyecan ve coşku ile karşılamışlar.

Yeni bir yılın başlaması umutların dile getirilmesi ve canlı tutulması için bir vesiledir. Her yeni yıl iyi dileklerle karşılanır. Ve dünyanın en eski kutlamalarından biridir yeni yıl kutlaması....
bu kutlamalar güzeldir belki ama hiç düşündünüz mü neyi kutluyoruz. Hayatımızdan eksilen bir yılı kutluyoruz. Geride bıraktığımız anıları, mutlulukları, hüzünleri, acıları, sevinçleri, aşkları ve ayrılıkların geride kalmasını kutluyoruz.

Her eksilen yıl hayatımızı da eksiltiyor yıllarla birlikte bizde eskiyoruz. Ve bu çok iyi bir şeymiş gibi birde bunu kutluyoruz.

Hayatımız eskise de, bir yılda daha yaşlanmış olsakta, yeni yılın verdiği o coşku ve sevinç başkadır.

Yeni bir insanla tanıştığımız zaman o insanın hayatımıza neler katacağını yada neler eksilteceğini bilemediğimiz gibi yeni bir yılında bize katacaklarını ve eksilteceklerini bilemeyiz.

Bir yıla neler sığdırabilir bir insan, koca bir yıl deriz ya aslında bir çırpıda geçtiğini yeni bir yıla girerken anlarız.

Geriye dönüp baktığınızda 2007 yılında neler yaptığınızı bir düşünün, kimler girdi hayatınıza, kimleri çıkarttınız hayatınızdan, ne olumsuzluklar yaşadınız, yada ne mutluluklar getirdi size 2007

Sizi bilmiyorum ama benim için çok farklı bir yıldı 2007, çok şey aldı benden ve çok şey kattı bana hayat adına, insanlık adına, sevgi adına ve ayrılıklar adına…

Klasik mesajlarımız vardır birde yeni yılda; kimimiz huzur kimimiz para kimimiz şan şöhret kimisi ise sağlık ister. ben mutluluk isteyenlerdenim, ve tabi beraberinde getirdiklerinden. ama şöyle bir kafamı kaldırıp, bakmaktan ziyade gerçekleri görmeye odaklanınca doğal olarak istekler değişmese de "istek"ten ziyade "hayal"e kayıyor, her geçen saniye.

Her şeye rağmen Yeni yılın herkese HAYALLERİNİ getirmesi dileğiyle. Saygılar...

13 Aralık 2007 Perşembe

ÇARESİZ ARKADAŞTAN BİRKAÇ CÜMLE...



Kendimi bilmediğim bir sona hazırlıyorum…
Tüm uğraşlar bunun için…
Korkuyorum…
neden korktuğumu bilmeden,
Ürküyorum…
Hasret çekiyorum…
Neye hasret çektiğimi bilmeden,
Özlüyorum…
Ve yaşıyorum…
ne için yaşadığımı bilmeden!!
tek başına tüm umutlardan mutluluklardan uzak…
Sürekli bir şeylerden kaçıyor …
hissetmediğim duygular adına çaba veriyorum…
Herkesi,
her şeyi geride bırakarak …
arkamı dönüp uzaklaşmak istiyorum …
yalnız… çaresiz...
yıldım artık kendimle mücadelemden…

O. A.

9 Aralık 2007 Pazar

ÇARESİZ BİR ARKADAŞA YAZILMIŞ KIRIK DÖKÜK CÜMLELER…


Ruhuna sızılar halinde saplanışı. içinde çiçeklerle süslenen tertemiz bir aşkın acı bir hatıra olarak kalışı gözlerin ve hislerin ötesinde bir acının oluşunun resmiydi…


Bazı düşünceler ve ızdıraplar vardır ki. Yerdeki taşlara benzer. Bir kısmı toprağın üzerinde. Daha büyük parçası toprağın derinliklerine gömülüp kalmış. İşte buda öyle bir dert…

İşe yaramaz bir oyuncak gibi çöplüğe atılmanın ne demek olduğunu, ümitler kırıldıkça susamış çiçekler gibi saksının çatlak toprakları üzerine kurudukça dökülen yapraklarının ne demek istediğini? Uzun bir yolda benzini tükenen arabanın seferden mahrum oluşunu ve böylesine gergin bir atmosfer içerisinde gelecek dakikaların daha neler doğurabileceğini. Hiç düşündün mü?...

İnançlarını yitirmiş gibisin. Ama şunu da biliyorsun ki inançlarını yitiren insanlar fırtınaya tutulmuş sandala benzer. İstikametsiz sürüklenişleri onları en yakın kayalara çarptırarak yok eder. Sen yinede ümitlerimi köreltme. Ümitler ki, saadetten alınmış bir miktar borç gibidir. Zaman gelecek bu yönleri hatırlamak istemeyeceğiz. Hayat kurulup bırakılmış bir denklem misali, çözmeye başladıkça insanın hoşuna gidiyor. Ne var ki sen o denklemi tersinden çözmeye başlıyorsun.hayat gittikçe bitmeyen bir ip. O ip ki beklenmedik yerlerine düğümler atılmış, bazıları insanda ufak tefek acılar yada yaralar bırakarak çözülüyor, bazıları da insanın hayatı ile birlikte…. Bakalım kader rüzgarı seni nereye sürükleyecek…

Beyin hayata açılmış bir teybe benzer. İyi kötü her şeyi bandına alır. Tarlaya ekilen tohumlar gibi gittikçe çoğalırlar. Bunların bir kısmı da insanların nafakası olan buğday taneleridir. Bütün mesele buğdayları samanlardan ayırabilmektir. Geçmiş; bir sinema şeridi gibi insanın gözleri önünde resimleşir. İnsanlar yaşadıkça acı ve tatlı hatıralarla birlikte yaşar. Bence en büyük acı gayesiz ve boş yere geçen bir ömürdür.

Çok iyi düşünmelisin. Geceler hamiledir. Neler doğuracağı belli olmaz. Zaman düşündürücü ve ıslah edicidir. Sen yanlış örülmüş bir duvar gibisin. Yıkıp baştan sona kadar yeniden örmek istiyorsun. Kırık dökük hislerin var. Maneviyattan mahrum. Harcı eksik katılmış bir cemiyetin mahsulüsün. Bu duvarı yıkıp yeniden örmek istiyorsun. Ama yanında yardım edecek hiç kimse yok. Ne yazık…..